22 Haziran 2010 Salı

CILEK SOSLU MUHALLEBI


İlk defa kayinvalidemde yedigim ama daha sonra bircok blogda gordugum bu tatli, tam yaz aksamlarina layik hafif ve lezzetli.

Malzemeler:

  • 1 lt sut
  • 2 su bardagi toz seker
  • 1 adet yumurta sarisi
  • 2 corba kasigi nisasta
  • 1 corba kasigi un
  • 1 paket vanilya
  • 2 su bardagi cilek

Hazirlanisi:

  • Sut, 1 su bardagi toz seker, yumurta sarisi, nisasta, un ve vaniyayi karistirin.
  • Orta ateste muhallebi kivamina gelene kadar pisirin.
  • Altini kapatin ve ilinana kadar bekletin.
  • 2 su bardagi yikanmis ve ayiklanmis cilek ile 1 su bardagi toz sekeri rondoda cekin.
  • Kucuk kaselere koydugunuz ilinmis muhallebinizin uzerine cilek sosu dokun.
  • Badem veya antep fistigi ile susleyin.
  • Buzdolabinda bekletip, soguk olarak tuketin.

Not: Hazirladiginiz cilek sosunu daha fazla miktarlarda rondoda cekip, deep freeze inizde saklayabilir ve ihtiyaciniz oldukca pasta, tart ve tatlilarinizda kullanabilirsiniz.

Afiyet olsun :)

6 Haziran 2010 Pazar

DATCA-SELIMIYE

Tekrar Merhaba :)

Yaz geldi, artik evde duramiyorum, sitemi guncelleyemiyorum ve bunun vicdan azabini cekiyorum. Buyuk bir hevesle baslattigim sitemle istedigim gibi ilgilenemiyorum. Yeni yeni heveslerim var artik. Bu aralar fena halde balkon-bahce islerine daldim. Yaklasik bir ay once diktigim biber ve salataliklarim artik ciceklendiler. Hatta biberimin ilk biberi kendini gosterdi. Her sabah gozumu aciyorum ve hemen balkonuma kosuyorum. Once onlari suluyorum, sonra kendimi hazirliyorum. Her sabah uyandigimda biraz daha buyumus olduklarini gormek, gune daha mutlu baslamami sagliyor.

Biberim BIBO :)

Salataligim SALO :)

Veeee bunlarin yaninda, artik 4 kucuk baligimiz da var. Uzun zamandir istedigimiz, ama baslarina birsey gelirse, cok uzulecegimizden korktugumuz baliklarimiz. Bu dusuncemizi yendik ve yola 2 japon, 1 teleskop ve 1 copcu baligi ile basladik. Umarim uzun sure bizimle birlikte olurlar.


Bunlarin disinda 4 gunluk bir tatil kacamagi yaptigimiz ve ilk defa gittigimiz Datca ve Selimiye. Sanirim cok guzel bir ayda gittik. Havanin kapali olmasini saymazsak, son derece sessiz, huzurlu,
farkli bir hayat yasamaya yonlendirecek guzellikteydi.

Oncelikle Marmaris'e dogru giderken her zaman ilk ugragimiz, Cine'deki "Eniste". Durmadan gecemedigimiz guzellikte kofte ve cop sis yapiyorlar. Piyazi da unutmayin. Yolunuz duserse mutlaka ugrayin.
Kofteci Eniste...

İlk duragimiz Datca-Palamutbuku. Bol kivrimli ve dar yollarinin yaninda, essiz guzellikte agaclar ve deniz manzarasi esliginde gidilen bol oksijenli bir yol. Bir yaniniz Ege, diger yaniniz Akdeniz. Bu keyifli yolun sonundaki duragimiz Aylin Ahsap Evler. Sehirden uzak, sessiz, tertemiz havasi, 2 km uzunlugundaki ince tasli denizine sahip koyu ve rengarenk cicekleri. 2 gece kaldigimiz ve bir turlu oradan ayrilmak istemedigimiz kucucuk bir koy.


Berrak deniz, kucuk taslar.


Rengarenk cicekler ve ahsap kokulu evler...


2 km uzunlugundaki koy.

Veee Knidos. Neredeyse Efes harabeleri kadar genis bir alana yayilmis olan eski yerlesim yeri. Apollon tapinagininin da bulundugu sasirtici bir yer.


Tiyatro...


Knidos'un kucuk limani.

Palamutbukunde atistirabileceginiz, ya da tika basa karninizi doyurabileceginiz cok ozenli, lezzetli, tertemiz, guleryuzlu, ilgili Semra hanimin islettigi "Le Jardin De Semra". Kesinlikle tavsiye ediyorum. Yolunuz duserse mutlaka ugrayin.

Denedigimiz; pesto domates soslu makarna yaninda ev yapimi limonata ve hmmm buz gibi kaymakli dondurmali limonlu parfe.

pesto soslu makarna...


Limonlu parfe.


2 gunun sonunda gozumuz arkada Palamutbuku'nden ayrildik. İlk hedef Eski Datca. Eski tas evleri, rengarenk cicekleri, harika pansiyonlari, her yerde CAn YUCEL'in izleri ve sicakkanli insanlari ile minicik bir koy aslinda.

Eski Datca sokaklari...

Burada konaklamadik ama bir dahaki sefere kalacagimiz yeri cok iyi biliyoruz. Bir yer ancak bu kadar sevimli, esprili ve ozenli olabilir. İste DEDE pansiyon.

Dede pansiyon...

Rengarenk saksilar...


Resepsiyon...


Otur ve rahatla :)

Bu da koy kahvesindeki kekik cayi. Kokusu hala burnumda. Veeee kahveyi mesken tutmus, bebek kirlangiclar.
Annelerini bekliyorlar...

Mis kokulu kekik cayi...

Son duragimiz Selimiye. Bir yer nasil bu kadar sessiz olabilir. Yuksek sesle konusmaya cekiniyorsunuz. Sadece kus ve circir boceklerinin sesleri. Dalga sesi bile yok. Deniz o kadar durgun ki... Bir gece konakladigimiz Kirmizi Balik Pansiyon. Oda-kahvalti hizmet veriyorlar. İsletenler Istanbul'lu bir cift. Tertemiz, son derece ilgili ve guleryuzlu insanlar. Ozenle hazirlanmis odalar. Harika bir kahvalti...




Veee meshur Pelikan. İnsanlar ona, o insanlara o kadar alismiski, bakkaldan arakladigi cerez paketlerine herkes gulup geciyor...



Artik donus yolu. Ugramadan gecemedigimiz Akyaka ve Cinar Plaji.



Bir sonraki tatil, ne olur cabuk gellllll.